KARAMAHMUTOĞLU'NUN TUTARSIZ SÖYLEMLERİ
- Erkin Erdoğmuş

- 14 Eki
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 gün önce
Giriş
Zafer Partisi, kesinlikle Türkçü bir parti değildir. Ancak Zafer Partisi, kurulduğu günden bugüne ortaya koyduğu söylem ve eylemlerle Türkiye siyasetinde Türkçülük düşüncesine en çok kazanım sağlayan siyasi partidir.
Bu bağlamda, 2 Mayıs 2025’te paylaştığımız x iletisinde şunu da vurgulamıştık;
"BURADAN AÇIKÇA DUYURUYORUZ!
EN KÖTÜ ZAFER PARTİSİ, EN İYİ İYİ-P’DEN ÇOK DAHA İYİDİR!"
“Türkçü bir parti değildir” söylemimizin başlıca nedeni en üst yönetim organlarından başlayarak temsil konumundaki kişilerin sürekli tutarsızlık içerisinde olmalarıdır. Bu yazıda, en bilindik yüzlerden Azmi Karamahmutoğlu’nun tutarsız söylemlerine örnekler vereceğiz.
Karamahmutoğlu’nun Tutarsız Söylemlerine İki Belirgin Örnek…

Ümit Özdağ, 20 Ocak 2025’te, akşam saatlerinde, 2. İhanet Süreci’ne karşı olması gereken doğru tutumu aldığı ve bu sürece karşı toplumsal muhalefeti örgütlemeye başladığı için polis marifetiyle Ankara’dan alınıp İstanbul’a götürülmüş ve kendisi için aylarca sürecek olan tutsaklık süreci başlamıştır. O günün gündüz saatlerinde ise “parti sözcüsü” sıfatıyla Azmi Karamahmutoğlu, Zafer Partisi Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşmuştur. Karamahmutoğlu, söz konusu basın toplantısında, 2024’ün son günlerinde Suriye’de yaşanan rejim değişimine ilişkin şu söylemi kullanarak çok sorunlu, yetersiz bilinç sahibi herkesi asıl gerçeklikten koparan bir yaklaşımla yorumlamıştır:
“Seküler Arap milliyetçisi rejim düşmüş dinci/şeriatçı/İslamcı Arap milliyetçisi bir rejim gelmiştir.”
Oysaki asıl ortaya konması gereken, (Karamahmutoğlu’nun tümüyle sığ bir bakış açısıyla “seküler Arap milliyetçisi” diye algıladığı ve algılatmaya çalıştığı) düşürülen Esad iktidarının Rusya yayılmacılığının güdümünde olduğu, (yine aynı sığlık ve çap yoksunluğuyla Karamahmutoğlu’nun “İslamcı Arap milliyetçisi” diye tanımladığı) Esad iktidarını deviren HTŞ adlı terör örgütü ve ortaklarının da ABD güdümünde olduğu gerçeğidir.
Ayrıca Azmi Karamahmutoğlu, kendisine Nihal Atsız sorulduğunda O’nun hakkında ululamalarda bulunacak, güzellemeler düzecek siyasilerdendir. Tıpkı genel başkanı Ümit Özdağ ve partisinin karar ve yönetim organlarında bulunan ve bulunmuş pek çok kişi gibi… Ancak Ahmed Eş-Şara (ya da Colani)’nın başında olduğu HTŞ ve ortaklarını “İslamcı Arap milliyetçisi” biçiminde ucube bir tanımla tanımlayışı, Nihal Atsız’ın şu doğru sözüne de tümüyle aykırıdır:
“İnsan aynı zamanda hem Türk, hem İngiliz; hem Müslüman, hem Katolik; hem milliyetçi, hem şeriatçı olamaz.”
“Hem milliyetçi hem şeriatçı olunmaz” ilkesini ortaya koyan Atsız’ı bir yanda sahiplenirken bir yandan da özgün Türkçülüğe aykırı olarak sonradan türedi “Türk-İslam Sentezi” adlı sapma algı biçiminin egemen olduğu, yani sözüm ona içerisinde hem şeriatçılığın hem de milliyetçiliğin yapılabildiği (!) MHP’de on yıllarca siyaset yapmış bir kişi olarak Karamahmutoğlu’nun silahlı siyasi örgütler olan HTŞ ve ortaklarına “İslamcı Arap milliyetçisi” tanımlanmasında bulunmasına aslında şaşırmamak gerek (!)
Peki HTŞ terör örgütü ve ortaklarına “İslamcı Arap milliyetçisi” diyerek “milliyetçilik” kavramına da hakaret eden Karamahmutoğlu, “milliyetçilik”ten ne anlamaktadır?
Bizim anladığımız milliyetçiliğin özünde tam bağımsızlık vardır. İster Arap olsun ister Türk… ABD ve İsrail yayılmacılığının uşağı konumundaki bir yapıya nasıl olur da “milliyetçi” denebilir?! Ancak Karamahmutoğlu diyebilmektedir!
"Zafer Partisi, kesinlikle Türkçü bir parti değildir. Ancak Zafer Partisi, kurulduğu günden bugüne ortaya koyduğu söylem ve eylemlerle Türkiye siyasetinde Türkçülük düşüncesine en çok kazanım sağlayan siyasi partidir."
Yine söz konusu toplantıda Karamahmutoğlu, genel seçimlerdeki baraj konusuna da değinmiş ve şu lafları etmiştir:
“Sandık AKP hükümetinin korkulu rüyasıdır. İşte bu sebeple %7’lik antidemokratik yüksek seçim barajını muhafaza etmektedir.”
“Seçmenlerin çoklu iradesinin Meclis’e yansıyacağı yöntemlerden biri olan seçim barajını indirmeye var mısınız? Gelişmiş demokrasilerde bu oran aşağı yukarı %3 civarındadır. %3’lük bir seçim barajına var mısınız? %3’lük seçim barajıyla seçime gitme cesaretini gösterebilecek misiniz? %3’lük demokratik bir seçim barajı oranıyla buyurun seçime gidelim.”
Karamahmutoğlu, bu laflarıyla da başka bir tutarsızlık örneği ortaya koymuş ve ikiyüzlü bir duruma düşmüştür. Kendisinin içerisinde olduğu sürede hiç baraj sorunu yaşamayan MHP’de siyaset yaparken Karamahmutoğlu, geçmişte % 10’ken sonrasında % 7’ye düşürülen genel seçim barajının antidemokratikliğinden bir kez bile dem vurmamıştır.
Bilinçli kişiler Karamahmutoğlu ve onun gibi siyasetçilere; “On yıllarca bir süre siyasetin içerisindeyken şu baraj sorununu dile getirmek niye hiç aklınıza gelmedi? Bu zamana kadar aklınız neredeydi?” diye sorarlar!
Ve aynı biçimde şunu da sorarlar; “Üst yönetim organında yer aldığınız yeni partiniz Zafer Partisi’nin genel seçimlerde aldığı oy oranı %2’ye yakınken ‘Gelişmiş demokrasilerde bu oran aşağı yukarı %3 civarındadır. %3’lük bir seçim barajına var mısınız?’ demek ilkesizlik değil midir? Bir tür kasaba kurnazlığına girmez mi?”
Karamahmutoğlu, gerçekten seçmen iradesinin sandığa tam anlamıyla yansımasını, ilkesel olarak genel seçimlerde demokrasinin yaşama geçirilmesini istiyor olsaydı barajın düşürülmesini değil; tümüyle kaldırılmasını isterdi!
“Azmi Karamahmutoğlu Deyince Aklınıza Ne Geliyor?”
Zafer Partisi’nde “parti sözcüsü” olduktan sonra toplumsal basın (sosyal medya) kanallarında da adı sürekli öne çıkan Azmi Karamahmutoğlu’na ilişkin 29 Haziran 2025’te @ucoklardan adıyla Zafer Partisi’ne yakın bir X kullanıcısı “Azmi Karamahmutoğlu deyince aklınıza ne geliyor?” biçiminde bir soru sormuş. Bizimse bu soruya yanıtımız şöyle oldu:
“Aklımıza askerlik görevinden “bedel”ini verip yırtanlardan, Türkeş’i kutsayanlardan, Bahçeli’den sonra oluşacak duruma göre ZP’den MHP’ye geçme olasılığı hiç de düşük olmayanlardan biri geliyor. Ayrıca kamu malına zarar vermekten yargılanan biri geliyor.”
“Yeni Nesil”, Karamahmutoğlu’nun ZP’ye Çağırdığı “Otantik-Eski
Nesil”in Devamından İbarettir…
Azmi Karamahmutoğlu, 18 Ağustos 2025’teki basın toplantısında da konuşmasının şu sözlerle sonlandırmıştır:
“Siyasal İslamcıların dümen suyuna kapılmış, milleti ümmete kurban veren bir yeni nesil oluşturmaya çalışan bu Devlet Bahçeli kadrosu bilsin ki; bunca yıldır Devlet Bahçeli’ye ve genel merkez kadrolarına sabırla katlanan eski nesil otantik ülkücülerin, milliyetçilerin ‘Zafer Partisi’ diye bir seçenekleri var artık. Devlet Bahçeli ve onun birinci halka çevresini yarattıkları tek adam rejimiyle ve onun ümmetçi politikalarıyla baş başa bırakıp tertemiz bir Türk milliyetçiliği anlayışıyla Zafer Partisi’nde siyasal yürüyüşlerini devam ettirme imkan ve fırsatına sahip olan arkadaşlarımızdır şu an halen daha Milliyetçi Hareket Partisi çatısı altında bulunan arkadaşlarımız.”
Bu durumda Karamahmutoğlu ve onun gibilere sesleniyoruz;
“Eski nesil ülkücülük” mü diyorsunuz? Bir büyük yanılgıyı on yıllarca içlerinde yaşatan “eski nesil ülkücüler”i ZP’ye mi çağırıyorsunuz? Alın size “eski nesil ülkücülük”!
MHP Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’e yazdığı mektuplardan biri:

“Ülkücülük” dediğiniz Türk-İslam sentezciliği, İslamcılığın dümen suyundan hiç çıkmadı ki!













